Modayı Takip Edenlerin İzlemesi Gereken 10 Film - Ciqulata

2022-07-26

Modaya bakış açınız sadece giyinmek gibi bir zaruriye değil, bu endüstrinin yaratım süreci ve trendlerin nasıl belirlendiği ise işte tam da size göre bir yazı hazırladık. Moda endüstrisini filme aktarırken,  bir yönetmenin bir elbisenin dramatik hareketini yakalama becerisi ya da moda tasarımcılarının on yıllar boyunca nasıl çalıştıkları, nasıl dünya devi markaların oluştuğuna dair orijin hikayeleri olsun bu moda-sinema sektörlerinin simbiyotik ilişki tüm zamanların en unutulmaz ekran anlarından bazılarını yarattı.

Bu nedenle, ister sıklıkla gizemle sarılmış bir sektör olan moda hakkındaki merakınızı tatmin etme arzusu, ister moda tarihinin en önemli anlarından bazılarının arka planını öğrenmek, ister sadece küçük bir terzilik hobinizin varlığı olsun sizin için en güzel moda filmlerini listeledik. Bu filmler size kendi dolabınız için ilham da verecektir. Şeytan Marka Giyer’den Chanel'den önce Coco'ya, işte göz atmak isteyeceğiniz 10 moda filmi.

Funny Face (1957)

Moda filmleri söz konusu olduğunda, en keyifli filmlerin başında gelmektedir. Audrey Hepburn, Paris'te felsefe okumayı hayal eden utangaç bir New York kitapçı asistanı olan Jo Stockton rolünde izliyoruz. Fred Astaire'in canlandırdığı ünlü moda fotoğrafçısı Dick Avery'nin ilham perisi olduktan sonra, hikaye daha da keyifle ilerliyor. Muhteşem Parisli set parçaları, George ve Ira Gershwin'in enfes melodileri ve hem efsanevi kostüm tasarımcısı Edith Head hem de düzenli Hepburn işbirlikçisi Hubert de Givenchy tarafından hazırlanmış enfes elbiselerle dolu bu koleksiyon, haute couture zevklerine mükemmel bir övgü niteliğindedir.

Gentlemen Prefer Blondes (1953)

Bu listeye Marlyn Monroe filmi eklemeden geçsek olmazdı. Başlı başına kendisi bir moda ikonu olan Marlyn’nin bu filminde, Lorelei Lee ve Dorothy Shaw birbiriyle iyi arkadaş olan iki şarkıcıdır. Diğer başrol Jane Russell’ın da hakkını yemeyelim, olağanüstü yüz ve vücut hatlarıyla tam bir görsel şölen vaadediyor. Müzikal tadında çekilen filmin ana karakterleri birlikte Paris'e giden lüks bir seyahat gemisinde çalışmaktadırlar. Lorelei maddiyata önem vermektedir ve tek emeli oldukça zengin bir adam olan Gus ile evlenmeyi planlamaktadır. Aksine arkadaşı Dorothy için ise paranın bir kıymeti yoktur, bu karşıt karakterler üzerinden keyifli bir seyir zevki sunuyor. Bu akıcı ve komik filmdeki ironik kıyafetler hala bugünün moda trendlerine yansımaktadır.

Blow-Up (1966) 

Listedeki en karanlık havada geçen filmler biri olan Blow-Up,  İtalyan Michelangelo Antonioni'nin yönettiği Swinging Sixties London'ın baş döndürücü zirvelerinde geçiyor. David Hemmings'in kazara gerçekleşen bir cinayeti fotoğrafladığına inanan şehvetli moda fotoğrafçısı Thomas'ın etrafında dönen beklenmedik bir entrika hikayesini izliyoruz. Film anlatmak istediklerini diyaloglarla değil imge ve görsellerle anlatma yolunu seçiyor. Fotoğrafçı, çektiği eserlerle hayata bağlanmaya çalışıyor. Blow-Up bugün moda tarihinde çok önemli bir anın büyüleyici bir eseridir.

Who Are You, Polly Maggoo? (1966)

Flim Blow-Up ile aynı yıl yayınlanmış ancak vizyonu tamamen daha sürrealist ve kasten hicivlidir. Amerikalı fotoğrafçı ve film yapımcısı William Klein'ın yönettiği film, hem göz alıcı hem de grotesk olmayı başaran bir şekilde moda endüstrisinin aşırılıklarına ve anlamsızlıklarına alay ediyor. 1960'ların stilinin parlak bir zaman kapsülü olarak sunulan ve o zamandan beri Jean-Paul Gaultier ve Marc Jacobs'a ilham veren kostümleri model Polly Moggoo üzerinden görüyoruz. Kadını yenide yaratma gibi iddialı bir mottoya sahiplenmeye çalışan moda dünyasına tokat gibi eleştiren bir film farklı bir bakış açışı için izlenebilir.

Prêt-à-Porter (1994)

Birçok yıldız ismi bir araya getiren unutulmaz filmdir. Robert Altman'ın moda endüstrisine yayılan, yıldızlı ve fazlasıyla hicivli övgülerinde hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Moda dünyasındaki sefalet ve ihtişamı bir arada görebileceğiniz bu eserde, Julia Roberts, Sophia Loren ve Lauren Bacall gibi ünlü oyuncular ve çeşitli modacılar da oynuyor. Film hem eleştirel hem de ticari bir kaygı ile yayınlandıysa da, moda endüstrisinde başlangıçtaki şaşkın tepkilere sebep oldu yıllar içinde ise bu tepki yumuşayarak sevgiye dönüştü. 1990'ların podyum şovunun heyecan verici zirvelerinin bir belgesi olarak oldukça keyifli bir filmdir.

The Devil Wears Prada (2006)

Moda medyasının nadide, ketum dünyasını ön plana çıkaracak anlatıma sahip az film The Devil Wears Prada kadar başarılı olmuştur. Runway dergisinin baş editörü olarak heyecan verici Oscar adayı bir dönüşte Meryl Streep'in başrol oynadığı, Anne Hathaway'in bu acımasız dünyaya Miranda'nın asistanı olarak girdiği yolculuğunu izliyoruz. Moda sektöründe çalışanların takıntılı doğasına dair  ayrıntılara yer verilen ve komik bir tarzda bunu aktaran film, Emily Blunt ve Stanley Tucci'nin muhteşem destekleyici performanslarından da yararlanıyor. Bu unutulmaz moda filmi mutlaka izlenmesi gereken filmlerin ilk sıralarında yer alıyor.

Coco Before Chanel (2009)

 Moda tarihine meraklıysanız bu film size göre. Audrey Tautou'nun Coco Chanel rolündeki üstün performansını izlemek asla bir vakit kaybı olmayacaktır.  giysi dolabı. Zarif sinematografi ve sanat yönetmenliğinin yardımıyla  ve belki de en unutulmazı, filmdeki çalışmaları ona César Ödülü kazandıran Fransız kostüm tasarımcısı Catherine Leterrier'in izniyle çarpıcı stil görüntüleriyle kült bir moda biyografisini izleyicilere sunuyor.

Phantom Thread (2017)

Paul Thomas Anderson'ın yüksek sosyete tasarımcısı Reginald Woodcock üzerinden  klostrofobik ve zekice örülen ilişkiler zinciriyle Phantom Thread kadar ustaca haute couture'ün takıntılı, titiz doğasını yakalayan nadide filmlerdendir.  Daniel Day-Lewis'in Oscar adayı performansı, başrol oyuncuları Vicky Krieps ve Lesley Manville'den çok daha fazlasını sunuyor ve bu karanlık peri masalını canlı ve inandırıcı bir hayata taşıyor. Phantom Thread'in savaş sonrası moda dünyasına açılan penceresi, sarhoş edici, güzelce dokunmuş bir peri masalı ama nihayetinde bir kabusa daha yakın hissettiren bir peri masalı dersek yalan olmaz.

Yves Saint Laurent (2014)

Jalil Lespert'in Yves Saint Laurent'inde, kişisel ve profesyonelin sıklıkla kesiştiği Fransız modasının en büyük isimlerinden birinin yaşamının izini sürüyoruz. 1957'de Dior'daki lider pozisyonundan, 1961'de Pierre Bergé ile olan ilişkisi de dahil olmak üzere kendi moda evinin yaratılmasına kadar film, Fransız modacının karmaşık yaratıcılığını somutlaştırma girişiminde bulunuyor. Pierre Niney, Yves Saint Laurent rolünde performansıyla zirveye yerleşti ve aynı yıl Bertrand Bonello'nun Saint Laurent'inde aynı rolü oynayan Gaspard Ulliel'i geride bırakarak En İyi Erkek Oyuncu dalında César ödülünü kazandı.

Valentino: The Last Emperor (2008)

Ünlü markanın arkasındaki yüz hakkında daha fazla bilgi edinmek için belgesel niteliğinde bir filmdir. İtalyan moda tasarımcısı Valentino Garavani’nin emekli olmadan önceki son iki yılını hem kendinden hem de başkalarının gözünden  izliyoruz. Ufak bir moda evinde başlayan moda serüvenin imparatorluğa dönüşen yolculuğu merakla izleyeceksiniz. Valentino Gravani, kırmızı rengi alıp adeta kendi markasına çevirerek kült olacak Valentino Kırmızısı olarak iddiasını her zaman yansıttığına tanık olacaksınız.

Ciqulata ile modaya ayak uydurmak ister misin?